7 Ocak 2013 Pazartesi

KALECİ OLMAK!!!!!!


Topla eldivenin aşkı!
Kaleci ..Bir çok sporda savunmanın son hattı.. Takımının en hassas noktası. Hem takımıyla birlikte, hem de sırtındaki 1 (bir) kadar yalnız. Bireysel duruşuyla takımının yegâne oyuncusu, kalesinin tek bekçisidir.  Futbolda örneğin, topu oyun içerisinde taç dışında ellerine alabilen tek oyuncudur kaleci. Takımını kelimenin tam anlamıyla rezil de edebilir, vezir de.. Yüklendiği bu onuru korumak her ne pahasına olursa olsun görevidir. Bir şey oynayamadığı için kaleci olmaksa bu zor sanata bir hakaret…
Kaleci olmak çoğu kalecinin de üzerinde birleştiği gibi net olarak bir delilik hali.İnsanların ayaklarıyla dürttüğü topa kafa göz demeden atlamak, hedef olmak, hırpalanmak ve bir dolu tehlikeli şey.. Peki kim kaleci olur ? Biraz önce bahsettiğim gibi biraz aklı noksanlar, sahadaki yalnızlar, eldivenin elinde bıraktığı plastikle karışık ter kokusunu sevenler, dirseklerindeki ya da dizlerindeki yaralara bakıp maçı gülümsemeyle hatırlayanlar,  direklerin arasını evi benimseyenler. Yani kısaca deliler…
İster üst seviye bir lig maçı olsun ister arkadaşlar arası halı saha maçı, görev tanımı ve konumu değişmeyen tek mevkidir kalecilik. Sorumluluk takıma aittir ama gol yendiğinde gözlerin çevrildiği ilk oyuncudur. Takımdaşları eşit sorumluluklara sahipken, belki de hepsinin toplam sorumluluğundan daha fazlasını taşır kaleci.  Eldivenleri ile topun her buluşmasını aşkla özleyendir kaleci. Fileli, filesiz kaleleri, bazen iki taşın arasını savunur ancak topla bulaşamadığında; yanından topun kaleye gidişini izlerken dünyası alt üst olur.
Kaleci basit bir oyuncudur. Sırtında bir gibi basit bir rakam vardır çoğunlukla. Oyununu basit oynar göze batmadan en az hatayla. Basitliği kaleciliğini mükemmelleştir. Kalecilik faciaları basitlikten uzak hareketlerle doludur. Tüm yapacağı aşkıyla her buluştuğunda onu basit bir şekilde kullanmaktır. Evet, kahrolur kaleci topu tokatlarken ya da yumruklarken. Bu yüzden kaleciler topu öper aşkla bazen atışlarını yapmadan önce. Özür dilerler toptan,  görevlerinin gereğini yaptıklarını, kaleyi savundukları için uzaklaştırdıklarını fısıldarlar sessizce ellerindeki topa.  Top ellerinde güvendeyken dosttur kaleciye.
Kaleci kendisiyledir üç direğin arasında. Kimi zaman talimatlar yağdırır, kimi zaman savunmasını uyarır. Bazen yeri döver, haykırır topla buluşamadığında öfkesini. Oyunu gözler, yönlendirir. İşini şevkle, basit bir şekilde yapar. Gol kurtarır, gol yer hatta bazen gole katkıda bulunur ya da golü atar. Bir bütünün parçası ama asla kendisi değildir. Nihayetinde, takımın yalnızlığıdır kaleci olmak.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder